31 Aralık 2013 Salı

2013 ARALIK AYINA DAİR…



İşte yine bir başarısızlık öyküsüyle daha birlikteyiz.
Uyuyan ve çok mutlu olunabilecek bir hayat varken ben yine, ızdırabı kederi seçtim.
Bu sefer gerçekten suçum yoktu. İnsanların korkaklığı yüzünden kaçırılan bir hayat vardı karşımda.
Beni sevemedi heralde diyorum ben. Yoksa bi anlamı yok. Bi anlam bulamıyorum da zaten.
Karanlığın içinde birlikte yürüyebileceğim birini buldum sandım yine.
Tabi ki değilmiş.
Kendi ıssız adamı mı çektim anlayacağın sevgili günlük.
Ya gerçekten mutlu bir anım yok ya da mutlu anlarımı hiç yazmıyorum diye düşünüyordum ki.
İki sene önce yazdığım notu bulana kadar.
Yine sevmeye çalışmışım. Ama makus talih işte. Tıkanıyor sürekli bir yerlerde.
Keşke açabilseydim. Kendi romantik komedimi çekseydim.
Bütün kızların hayali olan filmlerden bahsetmiyorum. Sadece grift olmasaydı keşke bu kadar.
2 kasımda başladı her şey. Bir cumartesi gecesi katilimle tanışmaya gittiğimden habersizdim.
Barda tanıştık. Aynı filmlerdeki gibi. Saatlerce bakışıp sonunda bi şekilde konuştuk.
Ertesi gün yani ilk buluşmamızda rüya gibiydi.
Bir insanın utanması kadar beni mutlu eden bir şey yok. Bu hala umut var demek bence. İnsanların arsızlığına karşı bir umut.
O zamana kadar umutsuzluktan nerdeyse ölecektim galiba.
Yaşadığım onca şeyi hala bedenimde izlerde taşıyorum.hepsini hatırlıyorum. Hatırlamak büyük bir lanet olmalı.
İlacı varsa gerçekten bende alıcam.
Hayatımın en umut ve heyecan dolu Pazar günüydü. Pazarları hiç sevmem üstelik. Eskiden sürekli eve kapanmak demekti benim için Pazar günleri.
Yapacak hiçbirşey bulamamak demekti. Lanet gibi bir şeydi o da.
Kendi hayatımı kurunca değişir sanmıştım. Değişmedi. Cuma gelen sevgilinin gitmesi demekti pazr günleri. Temizlik demekti. Sokakların bomboş olması demekti. Sokakların boş olması beni hep korkutur. Bir salgın veya savaş hali mi var ya da insanların benim bilmediğim bir yerde çok eğleniyor da benim mi haberim yok duygusu. Çalışmaya başlayınca da değişmedi ki. Önceki günden kalmış olmak demek mesela. Yada cumartesi gecesi pestilim çıkana kadar yorulmuş olup Pazar günü tekrar çalışmak. Bunların hepsi çok korkunç değil mi?
Ama o Pazar güzeldi. Hayatımda hatırladığım nadir güzel bir pazardı.
Zaten gerçekleşemeyecek kadar güzeldi. Fazlasıyla hemde.
Sonra korkunç pazartesi.
Pazartesilerden de nefret ederim. Hayatımın korkunç şeylerini pazartesi günü yaşadım diyebilirim.
Ve kötü haberlerde dahil buna. İnsanlar kötü şeyler olması için sanki bu günü bekliyo gibiler.
Okuldaydım. Çok mutluydum. O yaşadığım son mutlu histi aylardır. Bilememişim. Bilseydim eğer o ün hiçbişey yapmaz sadece uyurdum. Kimseyle konuşmaz kimseyle görüşmez. Televizyonu bile açmazdım. Yemin ederim.
Masum ve “normal” bir ilişkiden bahsederken sik gibi bi konu açtı. Neden? Zorunda mıydı?
Kafama göktaşı düşseydi keşke.
Yıllardır başlayan yuvarlanmam durur sanmıştım. Durmadı.
Hayatımın dönüm noktalarının hep bu aylarda yaşanması bir tesadüf mü?
Kasım aralık?
Cevap verir misin?
Sanırım ölümüm de bütün trajikliğiyle bu aylardan günlerden birinde olabilir.
O kadar eminim ki.
Yine midem bulanıyo bak. Saat 1:56. Yine olanca gücümle trilyon tane şeyle mücadele ediyorum.
Sonrası tabiî ki de bokum gibi dialoglar. Onur kırıcı sözler..
Bu zamana kadar yaptığım bi çok hatanın bedeli olmalı bunlar.
Ah alma konusunda bi çok insanla yarışabilirim.
Götümün tavan yaptığı sıralarda dalga geçtiğim bi çok insan yüzünden bunlar başıma geliyo olabilir.
Ortaokulda bana aşık olan bi çocuk vardı. Liseye geçtiğimde bile tırsardım ondan. O insanlık yapıp bana elinden geleni verdi.
Ama sorun şu ki ben hiç bişey istemedim.
Kesin annesi yüzünden. Kadın eminim benden nefret ediyodu.
Saçlarım vardı galiba onda. İstemişti. Kesin büyü yaptılar bana. Lanet tepemden kalkmıyo bi türlü.
O da sevgili olduğumuzdan bi hafta sonra yüzük getirmesin bana. Bende çok saçmalamışım. Olması imkansız bişeydi.
Bu kadar çileyi yaşayacağıma evet senelerimi feda edip o yıllara geri dönebilirdim.
Büyük konuşuyorum ondan başıma geliyo bunlar.
Sonuç olarak,o şimdi burada yanımda uyuyo. Her şeyle dalga geçebildiğim,istediğim gibi bi adam.
Benim mi dersen? Değil. Olmıcakta.bir sürü parçaya ayırdım yine kendimi. Bi sürü insanla konuşuyorum. Her şeyi bel altı düşünüyorum.
Bu ben değildim. Böyle düşünebilecek kadar ruhsuz biri değildim.
Nası bu hale geldim?
Bu kadar şeyden sonra,her şeyden korkarak bi o kadar da cesaretle yaşıyorum.
Aslında korkuyorum. Birine bağlanmaktan korkuyorum.
Bir çift söze inanmaktan korktuğum ve ne zaman inanılır,ne zaman inanılmaz bilemdiğim için her şeye o kadar korkunç bir pencereden bakıyorum ki.. benim gibi birisine yakışmıcak şekilde.
Her şey kötüdür. Yanımda elele tutuşan insanlara bile tahammülüm yok. Bir çift görünce kürekle ağızlarına vurup dağıtmak istiyorum.
Aslında sorun galiba birine inanmak istemek.
Ne kadar talihsiz zamanlar bunlar?
İsyan etmicem. Kabul ettim.
Benim hayatım böyle ve böyle devam edecek. Ya bir beyaz atlı gelmeyecek biliyorum.elimden geleni yapıcam gene galiba.
O burada diyorum sana. Uyuyo. İstediğim gibi bişey. Hatta tam olarak istediğim. Buralarda.
Ayak yıkama safhasını hayır demeden en azından hmm emin değilim safhasında bana düşündürtecek adam. 
Ya da ben gene o gözlüklerle yaşıyorum.
Hiç kimsenin siktirip gitmediği,gitse de ne bok yiyeceğimizi bilmediği bir zaman dilimindeyiz.
Bi an önce kurtulmam lazım. Çünkü alışıyorum. Kokusunu biliyorum.
Ellerini gözlerini tanıyorum.
O da unutmayacakmış beni. He amk he..
Aynı cenk tribi. Oda askerden beni arıyo mesela.
Cenk dediğimiz yaşam formu bu tanıdığım adamlardan daha mı fazla kaypak sanki
En azından zor anımda yanımdaydı.
Kriterin bu olması çok acı değil mi?
Yaşanmışlıklara bakıyorum da. Hep aldatılan,hep ikinci kadın. Hep bir durak ya da hep bir vasıta.
Sonra? Sonrasında onlar devam ederken lanet olsun ki ben o durakta o vasıtadayım.
Hatırlamak büyük lanet demiştim değil mi?
Hepsini hatırlıyorum.
Bu gün avm ye gittik. Bir kazak gördüm daha doğrusu o bana gösterdi. Bana almak istediğini söyledi.
Nerdeyse hiç böyle bişey yaşamadım diyebilirim.
Denedim hatta. Çok sevdim.
Hiç unutmıcam o kazağı. Almadım ama unutmıcam.
O hayatımdan tamamen siktirip gittiğinde o anla o anıyla baş başa kalmak istemiyorum.
Burada kalan bir sürü eşya gibi.
Hepsinin bi anısı var.
Anıları çıkardığımda geriye kalanlar gerçekten korkutucu.
Ama bunları da kendim yaptım. İnanmak kötü bişey değildi.
Onların yüzünden oldu doktor.
Ben demedim,zorla hayatıma girip,alıştırıp en savunmasız anımda arkama döndüğümde yoklardı.
“neandartel” da geçen gün aynı cenk gibi konuştu.
Kaçmak istedim. Aslında sarılmak istedim. Sımsıkı sarılıp bunca geçen yılı bi kenara koyup ömrümü onunla geçirmek istedim.
Ellerimi çektim elinden. Arkamı döndüm.koşmak istedim doktor.

İyi anıları nerden bulacağız? Tam olarak nası olacak?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder